Kaderinadaleti / La justice du destin

4 septembre 2013

Temps de lecture : 3 minutes

 Story in turkish:

Kaderin adaleti

Anneannem on altı yaşında kayınvalidesinin ve kocasının kardeşlerinin onu istememesine rağmen evlenmiş.

Evlendikten hemen sonra anneannem hamile kalmış, bu durumdan hiç memnun olmayan kayınvalidesi onu sürekli aşağılamış. İlk doğumundan on üç ay sonra yine hamile kalmış. Hakaretlere dayanamayan anneannem ağlamaya başlamış.Anneannem ağlarken kocası eve gelmiş anneanneme ‘Niye ağlıyorsun?’ demiş. Anneannem ‘Annem bana hakaret etti ağlattı.’ demiş, kocası ise ‘İyi etmiş, annem ne diyorsa haklıdır.’ demiş. Anneannem bunun üzerine kayınvalidesine bir daha sesini çıkaramamış.

Kayınvalidesi ise sürekli hakaret etmeye devam etmiş. Buna dayanamayan anneannem çocuklarını annesine bırakıp kocasıyla İsviçre’ye çalışmaya gitmiş, döndüklerinde yine hamileymiş. Kayınvalidesi bebeğin doğumunu engellemek için karnına tabureyle vurmuş ve hakaretlerine devam etmiş, hamileliği ilerledikçe anneanneme sen erkek doğuramazsın diye hakaret etmeye başlamış. Bu durum bardağı taşıran son damla olmuş ve anneannem arkadaşlarından kürtaj için yardım istemiş ancak bu isteği reddedilmiş. Bunun üzerine anneannem cuma günü ‘Allah’ım sen bana erkek evlat ver, onlara çok sevdir ve sonra ellerinden al!’ diye dua etmiş. Bir sela vakti ilahiler eşliğinde oğlu doğmuş. Oğlu iki yaşına kadar çok sağlıklı, çok güzel bir şekilde kaynanası ve anneannemin görümcesi tarafından çok sevilerek büyütülmüş, iki yaşındayken nedeni bilinmez bir şekilde hastalanmış ve ölmüş. Bu olaydan sonra anneannem çok üzülmüş, o zaman ettiği duanın pişmanlığını çekmiş. Anneannem yirmi yedi sene boyunca kayınvalidesini çekmeye devam etmiş, buna da çocuklarının hatrı için katlanmış.

Kayınvalidesi hastalandığında kayınvalidesinin öz kızı ona bakmazken merhamet edip bakmış. Ölüm döşeğinde olan kayınvalidesi son nefeslerinde anneannemden onu affetmesini istemiş, anneannem onu affettiğini, korkmasına gerek olmadığını söylemiş, kayınvalidesi hakkını helal etmesini istemiş ancak cevabı duyamadan ölmüş.

O öldükten sonra annesine çok düşkün olan kocası çok üzülmüş ve bir arkadaşına annesinin ölümünden sonra iki yıl daha yaşayamayacağını söylemiş ve tam 2 yıl sonra aynı gün vefat etmiş.

Daha sonra anneannem üç kızı ve bir oğluyla yaşam mücadelesi vermiş, kızlarını evlendirmiş ve damatları ona hep bakmış. Şimdi altmış dokuz yaşında olan anneannem bir kızıyla beraber yaşıyor, diğer iki kızı evli, oğlu ise İsviçre’de.

 

Histoire en français :

La justice du destin

Ma grand-mère s’est mariée à seize ans, malgré les protestations de ses beaux-frères et de sa belle-mère.

Elle est tombée enceinte, sa belle mère ne l’a pas supporté.Treize mois après la naissance de sa première fille, elle est tombée enceinte une deuxième fois. Sa belle-mère est devenue folle quand elle a appris cette nouvelle. Ma grand-mère n’a pas pu résister aux insultes de sa belle-mère et a commencé à pleurer.

Mon grand-père rentre à la maison voit sa tristesse et apprend l’événement. Il a dit à ma grand-mère que sa mère avait toujours raison et qu’il fallait lui obéir.

Après ça les insultes ont continué et sont devenus insupportables. Ma grand-mère a confié ses enfants à sa mère et est partie au Suisse avec son mari pour travailler. Elle était encore enceinte quand ils sont rentrés. Sa belle-mère a frappé son ventre avec une chaise, pour empêcher la naissance du bébé. Elle lui a dit toujours qu’elle ne pourrait pas avoir un fils. Ma grand-mère a demandé de l’aide ses amies pour l’avortement. Mais cette demande a été refusée. Elle a prié pour que Dieu lui donne un fils que tout la famille aimera et que Dieu le lui reprenne. Elle a eu son fils au temps de la prière en entendatn les cantiques.

Son fils a vécu jusqu’à deux ans aimé toute la famille. Il est mort à deux ans sans raison.

Ma grand-mère s’est repentie. Cette peine a continué pendant vingt sept années. Elle dit qu’elle a supportée ça pour ses enfants. Comme elle est miséricordieuse, elle a veillé sur sa belle-mère qui est devenue malade et abandonnée par sa fille. Sa belle-mère qui regrettait sur son lit de mort, lui a demandé de lui pardonner. Ma grand-mère a lui répondu qu’elle lui pardonne et elle a dit qu’il ne fallait pas avoir peur. Puis sa belle-mère qui a demandé encore excuse, est morte, avant d’entendre la réponse.

Mon grand-père qui aime trop sa mère a raconté à l’un de ses amis qu’il ne pourrait pas vivre plus de deux ans, et il est mort juste deux ans plus tard le même jours que sa mère. Ma grand-mère, qui est restée seul avec trois filles et un fils a continué sa triste vie. Après les mariages de ses filles, elle a continué sa vie avec l’aide de ses beaux-fils. Maintenant elle a soixante-neuf ans. Elle vit avec sa fille. Ses deux autres filles sont mariées et son fils est en Suisse.